28 Ağustos 2017 Pazartesi

An

Her şeyin birdenbire koptuğu bir andı. Her şey dağıldı. Yalan söylüyorum. Bir an değildi bir süreçti bu. Üstelik sonu da değildi yolun. Sadece kopma vakti gelmişti ve bütün bütünler dağıldı parçalarına. Kendilerinden mi geçmiş oldular? Hiçbir ilişkisi yok durumla. Ne zaman nasıl isterlerse öyle oldular. Ne zaman bütün olmak geldiyse içlerinden o zaman oldular; Zamanı gelince de vazgeçtiler olmaktan. Mesela bir bardak düştü yere, kırıldı. Kimse kaldırmadı, süpürmedi parçalarını. Böyle bir şey gibi sanki. Bardak olmaktan vazgeçen bardak değil, camdı. Anlamadı kimse. Her şeyin böyle böyle form değiştirdiği bir zamandı; an değil. Sorsalardı anlatılmazdı da. Sadece dağıldı. Kalem falan kırılmadı; yürek parçalanmadı, ipe gitmedi kimse. Ortalık biraz dağıldı, biraz dağıldı. O kadar. Her şeyin koptuğu bir andı. Kıyamet de değildi üstelik. Yaşıyorsak hala, bir alameti vardı. Anlamıyorduk ama vardı. Her şeyin koptuğu bir andı; geriye söylenecek ne kaldığını aramaya gitti sonra biri. Sonra ondan hiç haber alınmadı. Hiçkimse de bir daha onu sormadı. Hatırlamadı. Böyle bir şeydi. Öyle bir andı. Bir