6 Ocak 2013 Pazar

Böyle daha rahat be güzelim.


"Bu bi cinayet. Öldürücü darbeyi vurmam gerek: Seni seviyorum.

Ellerimi yıkıyorum. Akan suyun soğukluğunda arındığımı düşünürken, lavaboya akan kanların izinden fal bakıyorum. Bir yolu daha varmış, yazık. İnsan kaderini her zaman yaşayamıyor demek ki. Neyse zaten fallara inanmazdı orospu.

Kışın orta yerinde açık bıraktığım pencere salonu morga çevirmiş. Soğukta saklamam gereken hiçbir şeyin kalmadığını farkedip pencereyi kapatırken sokağa bakıyorum. İki adam adımlıyor yolu. Kaldırım lambalarından biri bozulmuş, bi yanıp bi sönüyor. Adamlar trafiğe takılmış gibi ilerliyor bomboş kaldırımda. Yanıp söndüğünü gören , yanındakine gösteriyor. Tam olarak duyamıyorum ama lambaya tekme atarken adamın küfrettiğini düşünüyorum. Sokaktaki aydınlık nihayetini buluyor.

Yorgunluktan ellerimin üzerindeki damarlar şişmiş, gözaltlarımı merak edip televizyonu kapatıyorum. Ekranındaki gölgemden çok bir şey seçilmiyor ama mor. Nefret ettiğim renk. Orospu rengi. Bana intiharları hatırlatıyor. Oysa ne gerek var. Ölene ya da öldürülene kadar yaşayın sevgili orospular. Bakın, bi adam olarak tüm içtenliğimle söylüyorum, iyi insanlarsınız. Ama çok yorgunum.

Oturmaya bile mecalim kalmayınca kaykılıyorum koltukta, uzanıyorum; ayaklarımı uzatıp başımın altına bi yastık çekiyorum. Düşünmem gerek. O kadar çok şey var ki. Düşünceler öldürülmüyor ya, ona çok pis bozuluyorum. Beynim dursun, vicdanım rahat bıraksın beni istiyorum ama olmuyor. Yanımda duran taburenin üzerine uzanıyor, silahı alıyorum. İçi boş. Kafama dayayıp tetiği çekiyorum. Ve hiçbir şey olmuyor. Sadece zaman öldürüyorum.

Yola böyle çıkmamıştım. Öldürmek değildi niyetim. Bi sigara yakıyorum. Dumanı ciğerlerimi kaplayana kadar içime çekiyorum. Sonra seni öpermiş gibi kendi dudaklarımı çekiyorum içime ve tek nefeste bırakıyorum. Hafif bir sis.

Yola böyle çıkmamıştım. Ama sevmek adamı öldürüyormuş be güzelim. Elimden başka bi şey gelmezdi kusura bakmayacaksın artık. Sonuçta hepimiz bi gün ölücez, di mi? Seninki de benden olsun istedim. Hediyem olsun dedim.

Ben sevmeyi de beceremem zaten inan. Sevecek olsaydım, gecenin 4'ünde, zil zurna sarhoş, kapıma dayanır da zırıl zırıl ağlardın. Ben öyle sahneleri çok gördüm güzelim. Bu yaştan sonra da ne kafam kaldırır, ne de kendime kapısında kadınları süründürüp ağlatıyo şerefsiz dedirtirim.

Aklımda böylesi bir son yoktu ama, ne yalan söyliyim, biliyordum. Zaten sen de bilseydin sevildiğini, her kadın gibi aşka binip benim kalpte inecektin her gün. O yükü kaldırmaz benim kafa. Ben anca günlük işlerin tıkırında yoluma bakarım. Yani o durak ben değildim be yavrum. Bende durulmaz: Saygıyla selam verilir, iç çeker bazıları, kadınlığına yakıştıran olursa bi numara falan bırakır ama siktirip gildilir benim yanımdan. Bende durulmaz. Ben o herif değilim anlayacağın. Aşk maşk desen ağzının ortasına çakardım bi tane ya; sonradan bi parça üzülürdüm ama umrumda olmazdı çok da. Acılar falan çekerdin de sonra onların tesellisini etmem gerekirdi. Bu yüzden sonuna bıraktım bizim romanın ilk cümlesini yavrum.

Az kalsın seni sevecektim. Tetiği çektim. Şimdi daha rahat seviyorum."

N.A.


Hiç yorum yok: