3 Ocak 2013 Perşembe

Ne alakası var!

Söylediklerimizle yaptıklarımızın, sustuklarımızla yapacaklarımızın, giydiklerimzle davranışlarımızın, kırdıklarımızla kırıldıklarımızın, sevdiklerimizle seviştiklerimizin ne alakası var konumuzla Allah aşkına!

Elimize tutuşturulan, bir gazetenin pazar eki gibi, ister oku - ister okuma bir hayat. Gazetenin altı çizilir mi hiç? En fazla, sevdiğin yazıyı keser alırsın, katlar cüzdanına ya da paltonun cebine koyarsın ki sevdiğin şeyleri sevdiğin kişilerle paylaşabilme özgürlük ve cesareti hala içinde soluklanmaya devam edebilsin. Ama kimisi altını da çiziyor. Onu ben bilemem. Okuduğunun izdüşümüdür belki o adamın gözünde, kim bilir?

Pusudaki hayvan, kapandaki insan gibi olmayacak şeyler geliyor aklıma bazen. Ne alakası var deyip hemen unutmaya çalışıyorum. Yoksa olasılıklar sadece beni mi ürkütüyor? Bu gibi anlarda dinim devreye giriyor, alıyor imanımı, götürüyor bir çilingir sofrasına. Açıyorlar önlerine bir sözlük bir de 70'lik. Unuttukları her harfi yeniden hatırlarken, hatırladıkları her şeyin dini imanı adına kadeh tokuşturuyorlar. Sonra hava kararıyor, sokaklarda yılbaşından kalma çam ağacı aydınlatmaları. Önce imanım saygı duruşuna geçiyor, "sen olmasan benim anlamım olmazdı be usta!"Oysa , -ne de olsa benim dinim- dinim telaşsız ve mütevazı : "zamanda her şeye bir anlam bulunur sen dert etme. ben sadece senin güçsüzlüğüne ömür veriyorum, unutup da kendini harcamayasın diye."

Dinime imanımı emanet edip, cebimde sözlükle Taksim-Tünel arası aşağı yukarı yürüyüp duruyorum. Elim sigara arıyor ama yok, olmaz. Sigarayı bıraktım. İçimden cümleler kurup kendimi oyalamaya çalışıyorum, yoksa ne alakası var şu gidiş gelişlerimin yaşamakla. Sadece zamanı öldürüyorum.

Ellerim boş kaldı diye, bir çift el bakmam inşallah kendime diye umuyorum. Ne hainmişsin be sigara! Yalnızlığın seninle ne alakası var?

Hiç yorum yok: